Enexion Group olarak bu yazımızda, Yeşil Mutabakat'ın çizdiği yol haritasını ve bu sürecin ekonomik, sosyal ve çevresel boyutlarına dair kapsamlı bilgiler sunuyoruz. 2050 karbon nötr hedefine ulaşma yolundaki adımları derinlemesine incelemek isteyenler için hazırladığımız ayrıntılı içeriğimizi keşfedin.
Yeşil Mutabakat, (green deal) 2050 yılına kadar Avrupa kıtasını ilk karbon nötr kıta haline getirmeyi hedefleyen Avrupa Birliği'nin iklim değişikliği ve çevresel sorunlarla mücadele etmek için oluşturduğu kapsamlı bir çevresel stratejidir. Yeşil Mutabakat, çevresel bir strateji olmanın yanında aynı zamanda ekonomik ve sosyal alanlarda da derin dönüşümler öngörür.
Plan dahilinde, karbon sızıntısını önlemek amacıyla Sınırda Karbon Düzenlemesi (SKDM) uygulamaya konulmuştur. Bu düzenleme 2023 yılında yürürlüğe girecek ve 2026 yılına kadar tam kapasite ile işler hale gelecektir. Düzenleme, AB dışından ithal edilen malların çevresel maliyetlerini dahil etmekte ve özellikle Rusya ve Türkiye gibi ülkelerin ticaretini etkileyebilecek önemli bir adımdır.
Yeşil Mutabakat stratejisinin amacı, ekosistemleri koruyarak biyoçeşitliliği artırmak, enerji sistemlerini yenilenebilir kaynaklara dönüştürmek, ekonomiyi döngüsel bir modelle sürdürülebilir bir yapıya kavuşturmak ve çevre kirliliğini minimuma indirmektir.
Ayrıca, Yeşil Mutabakat kapsamında, ekonomik ve sosyal refahı artırırken çevresel adaleti sağlamak ve tüm Avrupa vatandaşları için daha sağlıklı bir yaşam alanı yaratmak da hedeflenmektedir. Bu kapsamlı plan; AB politikalarını, ticaretten tarıma, ulaşımdan enerji üretimine kadar geniş bir alanda şekillendirerek sürdürülebilir bir gelecek için radikal adımlar atmaktadır.
Yeşil Mutabakat Eylem Planı, Avrupa'nın 2050 yılına kadar karbon nötr hale gelme hedefine ulaşabilmesi için atması gereken somut adımları ve politikaları içeren bir yol haritasıdır.
Bu plan, sürdürülebilir kalkınmanın her yönünü kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Karbon emisyonlarını azaltma, döngüsel ekonomiyi teşvik etme, temiz enerji kaynaklarını genişletme, sıfır kirlilik hedeflerini gerçekleştirme ve biyoçeşitliliği koruma gibi anahtar alanlarda yol haritası sunmaktadır.
Eylem Planı, bu hedeflere ulaşmak için gereken yasal düzenlemeleri, finansal araçları ve toplumun tüm kesimlerini kapsayan katılım stratejilerini de belirlemektedir. Özellikle, 2025 yılına kadar binalar ve ulaşım sektörleri için yeni emisyon düzenlemeleri yürürlüğe girecek, bu da AB'nin 2030 hedeflerine ulaşmasında kritik bir adım olacak. Türkiye'deki işletmeler için bu sürecin nasıl uygulanacağına dair daha fazla bilgi için, TSRS sayfamızı ziyaret edebilirsiniz.
Yeşil Mutabakat Eylem Planı, Avrupa'nın sürdürülebilir ve karbon nötr bir kıta olma hedefine ulaşmasını sağlamak için bir dizi stratejik hedef içermektedir. Bu planın kilit noktaları arasında:
Eylem planı kapsamında, ETS'nin kapsamı genişletilerek havacılık ve denizcilik sektörlerini de içerecek şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca, kara taşımacılığı ve binalar için yeni bir ETS sistemi önerilmiş, bu da AB'nin karbon emisyonlarını daha geniş bir sektör yelpazesinde azaltma hedefine katkıda bulunacaktır.
AB dışındaki ülkeler ve şirketler, Yeşil Mutabakat kapsamında rekabet güçlerini koruyabilmek için stratejik adımlar atmalıdır. Bu süreçte şirketlerin ilk adımı, kapsamlı bir karbon ayak izi analizi gerçekleştirmek olmalıdır.
Yeşil Mutabakat'ın mevcut aşamasında yalnızca kurumsal karbon ayak izi ölçümü zorunlu tutulmakta; ancak yakın gelecekte ürün bazlı hesaplamalar da gerekli olacaktır. Bu nedenle kapsamlı bir karbon envanteri oluşturmak ve düzenli raporlama yapmak kritik öneme sahiptir.
Avrupa Birliği'nin 'Fit for 55' paketi, 2030 yılına kadar gaz emisyonlarını %55 oranında azaltma hedefini desteklemektedir. Bu ambisyonlu hedef, enerji üretimi, sanayi işlemleri ve ulaşım gibi ana sektörlerde köklü dönüşümleri gerektirir. Şirketlerin bu değişikliklere uyum sağlamaları, sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmaları açısından kritik önem taşımaktadır.
Ek olarak, AB'nin sürdürülebilir ulaşım hedefleri doğrultusunda, 2035 yılı itibarıyla fosil yakıtlı yeni araçların üretimi yasaklanacaktır. Bu adım, alternatif ve daha temiz yakıt kaynaklarına geçişi teşvik ederek ulaşım sektöründeki dönüşümü hızlandıracaktır.
Döngüsel ekonomi ilkelerine uygun üretim süreçleri ve yeşil teknolojilerin adaptasyonu, yalnızca çevresel etkileri azaltmakla kalmaz, aynı zamanda operasyonel verimliliği artırır ve yeni pazarlara giriş fırsatları sunar.
İlginizi Çekebilir: Sürdürülebilir Tedarik Zinciri Bileşenleri
Yeşil dönüşüm sürecinde AB'nin sunduğu yeşil finansman fırsatlarından yararlanarak, sürdürülebilirlik projelerini hızlandırabilir ve maliyet avantajı elde edebilirsiniz.
Atık ve su yönetiminin optimizasyonu, sürdürülebilir üretimin temelidir. Su tüketiminin azaltılması, atık minimizasyonu ve geri dönüşüm sistemleri, çevresel etkileri azaltır ve işletme maliyetlerinde tasarruf sağlar. Kaynak verimliliği programları, şirketlerin çevresel performansını iyileştirir ve yasal uyumu kolaylaştırır.
Karbon ayak izinizi belirledikten sonra, etkili bir emisyon azaltım stratejisi geliştirmek de gereklidir. Bu strateji; enerji verimliliği projeleri, temiz teknoloji yatırımları ve yenilenebilir enerji kullanımını içermelidir. Profesyonel destek almak, ISO standartlarına uygun karbon hesaplama, EPD hazırlama, Yaşam Döngüsü Analizi (LCA) ve sürdürülebilirlik sertifikasyonu süreçlerini kolaylaştıracaktır.
AB'ye ihracat yapan şirketler için SKDM, acil eylem planları gerektirmektedir. AB'deki alıcıların düşük karbon ayak izine sahip tedarikçileri tercih etmesi, hızlı aksiyon alan ihracatçılar için önemli bir rekabet avantajı yaratacaktır.
Enexion Group olarak, sürdürülebilirlik girişimlerinizi ileri taşımak için yanınızdayız. Stratejik sürdürülebilirlik danışmanlık hizmetlerimiz, şirketinizin çevresel etki yönetimini geliştirerek rekabet avantajı kazanmanıza yardımcı olur. Hizmetlerimiz ve sürdürülebilirlik çözümlerimiz hakkında daha fazla bilgi edinmek isterseniz bize ulaşabilirsiniz.